Gelibolu Yarımadasının kuzey yamaçlarında, İmroz (Gökçeada) ve Saroz Körfezi’ne hakim bir alanda yer alan Çanakkale Eceabat bağlarımız, kendi hikayesi ile 2017 yılında aramıza katıldı.
“90’ların başında bir kaçış planı olarak doğdu Kayalıtepe. Yılların yorgunluğuna inat, hayatı tüm temelsiz kaygılarıyla beraber geride bırakmayı ümit ettik, bunun için çabaladık. Özenle seçtiğimiz Cabernet Sauvignon üzümlerini Gelibolu’nun seçkin toprağı ile küçük bir bağ evinde buluşturduk, bir dediğini iki etmedik. Gel zaman git zaman plan işlemedi, ne hayattan kaçabildik ne de İstanbul’dan. Ama emeklerimiz bir mucizeye sürüklendi ve size büyük bir keyifle eşlik edecek bu eşsiz tad masanıza kadar geldi” diyordu bağın emektar sahipleri yaptıkları şarabı tanıtırken.
Bağlarını çocukları gibi gören sahipleri, çocuklarını kendileri gibi bakacaklarına inandıkları bizlere emanet ettiler. Büyülü bir toprakta, emek ve sevgi ile var edilmiş ve şarap yapmak için yeterli olgunluğa sahip asmaları ile şarap üretme projemizi hızlandıran bu güzel bağa biz de kendi rengimizi katarak, hikayesini sürdürüyoruz.
50m rakımda yer alan arazimizde, başrolde üzüm olmak üzere, zeytin ve hobi için sebze ve meyve yetiştiriciliği yapıyoruz.
ÜRÜNLERİMİZ
ÜZÜM: Toplam 200 dekarlık bir alanda zarif şaraplar üretmek için ideal toprak yapısı olan killi ve tınlı bir toprak yapısında, sadece Cabernet Sauvignon ekili olan bağa, aramıza katıldıktan sonra şarap çeşitliliğini arttırmak için, Merlot, Cabernet Franc, Petit Verdot, Malbec ve Karasakız üzüm çeşitlerini de ekledik.
Bir yandan öğleden sonra güneşine, öte yandan serinletici poyraz ve yıldız rüzgarlarına karşı olan bağlarımızda yetiştirilen ve elle hasat yöntemi ile toplanan üzümlerimiz, şaraphanemizde güzel ve keyifli şaraplara dönüşüyor.
ZEYTİN: Toplam 25 dekar alanda yağlık zeytin üretimi için, Trilye ve Arbekina türü zeytin üretimi de sürüyor.
ÜRETİM PRENSİBİMİZ: Bağlarımızda düşük verim ve doğaya saygılı bağcılık prensibi ile izlenebilirlik ve güvenilirlik esaslı kontrollü tarımsal üretim yapılmaktadır. Hastalık ve zararlılar ile mücadelede elektronik takip sistemleri yardımı ile erken teşhis ve müdahale yapılmaktadır.
Üzümler (şarabın kalitesini olumsuz etkilememesi için) elle hasat edilmekte ve hasattan hemen sonra uygun işleme sıcaklığına gelene dek soğuk hava depolarımızda işlenmeyi beklemektedir. Sabah erken saatte hasat prensibi ile üzümün işleninceye kadar canlılığını koruması hedeflenmiştir.
Anadolu’nun kadim şarap uygarlıklarından Lidyalıların günümüzden 3 bin yıl önce üzüm bağlarını kurdukları bölgede, antik dönemdeki ismi Hermos olan Gediz Irmağı havzası yakınlarında, Manisa Salihli Köprübaşı mevkiinde 2016 yılında; 650m rakımda yer alan arazimizde, toprağındaki kuvars nedeniyle heryeri ışıl ışıl ışıldayan, çoğu yeri geçmişten bugüne hiç ekilmemiş bakir topraklar ilmek ilmek işlendi ve ekildi. Sıfırdan başlayan bu uzun yolculukta asmalarımız sabırla ve emekle büyüyor.
ÜRÜNLERİMİZ
ÜZÜM: Toplam 280 dekar alanda Merlot, Cabernet Franc, Cabernet Sauvignon, Petit Verdot, Syrah, Grenache, Tempranillo, Viognier, Macabeo, Narince, Öküzgözü ve Boğazkere üzüm çeşitleriyle Akdeniz’i, Bordeaux’yu, Anadolu ve Mezopotamya’yı buluşturduk.
Ege iklimi ile karasal iklimin buluştuğu ve yaz-kış esen gün yeli rüzgarlarını alan, denizden 650m yükseklikteki eğimli arazimiz, gece gündüz ısı farkının aromatik zenginliğin yüksek olduğu, potansiyeli yüksek ve sürprizlerle dolu bir bağ. Olgunlaşmasını sürdüren asmalarımızın gelecekteki potansiyelini heyecan ile bekliyoruz.
ZEYTİN: Toplam 380 dekar alanda, yağlık zeytin üretimi için, Trilye, Memecik, Girit ve Çekişte türü yağlık zeytin üretimimiz devam ediyor.
LAVANTA: Toplam 60 dekar alanda, hemus türü yağlık lavanta üretimimiz devam ediyor.
ÜRETİM PRENSİBİMİZ: Bağlarımızda düşük verim ve doğaya saygılı bağcılık prensibi ile izlenebilirlik ve güvenilirlik esaslı kontrollü tarımsal üretim yapılmaktadır. Hastalık ve zararlılar ile mücadelede elektronik takip sistemleri yardımı ile erken teşhis ve müdahale yapılmaktadır.
Üzümler (şarabın kalitesini olumsuz etkilememesi için) elle hasat edilmekte ve hasattan hemen sonra uygun işleme sıcaklığına gelene dek soğuk hava depolarımızda işlenmeyi beklemektedir. Sabah erken saatte hasat prensibi ile üzümün işleninceye kadar canlılığını koruması hedeflenmiştir.
Üzüme olan sevgimiz önce bizi toprakla buluşturdu sonra üretmenin keyfi bizi üretim serüvenini büyütmeye götürdü. Bağlarımızda yetişen üzümleri üretmek için güzel bir tesis doğdu.
Gelibolu yarımadasının bakirliği ve özel koruma alanı olması kapsamında hem Şato tipi üretim yapabilmek hem de misafirlerimizin bağlarımızı olabilecek en yakın noktadan deneyimleyebilmesi adına, şaraphanemizi, bağlarımızın çok yakınında, Eceabat’ın içinde konumlandırdık.
ÜRETİM KAPASİTEMİZ
Şarap üretim kapasitemiz 200 bin şişedir. Şaraphanemiz, 600 bin litre kapasiteye çıkabilecek şekilde tasarlanmıştır.
ÜRETİMİMİZ
Şaraphanemiz, yerçekimi prensibi (Gravite) göz önüne alınarak 3 katlı olarak tasarlanmıştır. Üzümün tesisimize gelişinden itibaren şarap olma yolunda atılan her adımda en az yorulması hedeflenmiştir.
Son teknoloji sıcaklık, nem kontrolleri ve analizler ile her aşamanın kendi spesifikasyonların uygun şeklide yapılması garanti ve kontrol edilmektedir. Geleneksel şarap üretim metotları ile zamanımızın teknolojisinin uyumu sağlanmıştır.
Şaraplarımız 850 m2’lik alana sahip mahzenimizde, Fransız meşe fıçılarında olgunlaştırılır.
”İnsanlar ne zaman zeytin ve üzüm yetiştirmeyi öğrendiler, barbarlıktan kurtuldular” Bu satırlar, MÖ 5’inci Yüzyıl’da yaşamış olan Tarihçi Thukydides’e ait. O belki bilmiyordu; ancak bu büyük doğa devrimi, Anadolu topraklarında gerçekleşti. Asma ve onun meyvesi üzüm, ilk kez Anadolu’nun doğusu, Kafkasya, Kuzey Mezopotamya’da hemen hemen aynı dönemde kültüre alındı.
Müzemiz, işte bu bilgi temelinde, Anadolu’nun kadim uygarlık tarihini anlatmak amacıyla kuruldu. Uygarlığın doğaya hükmetmek değil; doğayla birlikte yaşayarak ona saygı duymayı, insanlığa en iyi öğreten bitki olan asmanın bu topraklardaki tarihini anlatmak amacıyla. Bunu, 9 bin yıllık bir öykü ile anlatmak istedik. Bunu yaparken yalnızca öykü olmasın, bu zengin tarihin tanıkları olan binlerce yılda üzümün şarabını sunmak amacıyla kullanılmış ve yalnızca ülkemiz müzelerinde sergilenmekte olan eserlerden de bir seçki olsun istedik. Binlerce yıllık bu eserlerin orijinallerine ulaşmak olanaksız olduğundan, onların birebir ölçüleriyle kopyalarını yaptırmak suretiyle hem dikkati orijinallerin bulunduğu müzelere çekmek istedik hem de tüm Türkiye’nin içki sunu kaplarının en güzel örneklerinin aynı mekânda sergilenmesini arzu ettik.
Bu çalışmayı, ülkemizin replika eserler konusunda önde gelen sanatçılarıyla gerçekleştirdik. Müzemiz, yalnızca bir “replika müzesi” olmasın; gerçek eserler de sergilensin anlayışıyla Hellenistik ve Roma Dönemlerine ait pek çok orijinal eseri de sergiye sunduk. Şunu da ayrıca belirtmek isteriz ki böylesine uzun bir dönemi içeren bir tanıtım Türkiye’de ilk kez gerçekleştirildi.
Asmadan Bağcılık Müzesi geçmişle kurduğu bağı sizinle paylaşmaktan mutluluk duyar.